Sunday, October 7, 2012

Yildiray ogura cevap

Cevap yazdigim yazi bu: http://www.ensonhaber.com/yildiray-ogurdan-kimler-savasa-hayir-diyor-yazisi-2012-10-07.html Sayin Yildiray Ogur, Ilk once soyle baslayayim, hayatimin hicbir asamasinda sizin dediginiz anlamda kemalist olmadim (kanimca ulkede kemalist ideolojiden etkilenmemis kimse yoktur sahsiniz dahil o ayri), Turk-Islam sentezi ile yetistirilmis, sorgulamayi seven, ekonomik olarak alt-orta, sosyal olarak ust-orta sinif, kendine musluman diyen bir garip kadinim, dunyayla ilgili cehaletimi gidermeye calisiyorum genel olarak, asagidaki yazdiklarimi yaftalamadan okursaniz sevinirim. “Miss Turkey: Savasa hayir” yazinizla ilgili bircok sorunum var, hem onlari siralamak hem de ne dediginizi anlamaya calismak istiyorum, o yuzden bir suru soru sordum sabriniza siginarak: Yaziyla sorunlarim: 1) savasa hayircilari kategorilere boyle ayirip asagilamak, yaftalamak, baska hicbir dusunce yokmus gibi “aha nerede kemalist gorsem tanirim”cilik yapmak yakismadi size. Bu sizin ilk kategorideki akp ne yapsa hayir derimcilere benziyor kanimca. 2) Onlarin ic isidir gibi kolayciligina kacan bir liberal ideolojiyle hayir demiyorsak mesela? Mesela ulus-devlet sinirlarini da sorguluyorsak ayni zamanda? Hatta kuresel duzeyde bir tartisma varsa kafamizda? 3) Yugoslavyaya mudahale edilmesiyle ilgili yuzlerce kitap var, bombalar kime yaramis? Yugoslavya halkina mi? Belli istatistikler var, yazilar var arastirmacilar tarafindan yazilmis mudahalenin her seyi daha kotu duruma getirdigi ile ilgili. Ben simdi en igrenc dorduncu kategoriye giriyorum boyle yaparak galiba sizin yazinizi baz alirsak, aslinda starbuckstan degil ama Amerikadan doktora yaptigim yerden tweet atiyorum, sanirim kategoriler birbirlerini dislamiyor, hem iki hem dordum, ama Talal Asad diyor ben demiyorum, yugoslavyaya yapilan mudahalenin aci sonuclarini. Otorite gosterip mevzuudan kacmaya calismiyorum, sadece insani mudahaleleri yakindan incelemis gozlerin yazdigi yazilardan bahsediyorum. 4) Mevzuu Sudan iken, Ruanda iken insani mudahaleden bahsetmeyenler, Libya, Suriye oldugunda bahsediyor. Sizi bu kategoriye koymuyorum, zira sizin gibi insanlari kategorilere insafsizca ayirmak haddime dusmez bilmeden etmeden, sadece diyorum ki dunya konjonktorunu, baglamini, guc iliskilerini dusunmeden Suriyeye mudahale munferit vaka gibi dusunemeyiz. Siz Irakta savasa hayir derken hangi amaclarla demistiniz? Gercekten meraktan soruyorum, yargilamak icin degil. Ben de hayir diyordum zira, nedenlerimiz ortaktir belki. Turkiye'nin siyasi arenada muttefikleri kimler, kimlerin cikarina Turkiyenin Suriyeye girmesi? Cevaplari net bildigim icin degil, uzerine dusunelim, konusalim diye yaziyorum. 5) Simdi ben sizi bu usttekilere bakip emperyalist zihniyet tasiyanlar kategorisine koysam haksizlik yapmis olurum sanirim. Ama sizin yaptiginiz haksizlik nolacak? 6) Insan savasa neden hayir der, baglamindan koparip her savasa hayir dendigi icin mi? Hayir, her zaman degil. Tam da baglami nedeniyle hayir demek lazim gelmez mi bu savasa? Daha cok Turkiyeden insan olecek diye mi? Hayir, kimse olmesin tabii, Turkiyeden, Kurdistandan, Suriyeden, Iraktan...Cok cekti insanlar, hala da cekiyorlar. Savas varken kimse olmesincilik yapmak degil amacim, bir degerler silsilesini baglamina oturtarak savasa hayir demekten bahsediyorum. Militarist cozumlerin buyuk sorunlar yarattigini goz onunde bulundurup, daha onceki mudahale orneklerine bakip insani bir yerden, vicdanli bir yerden hayir diyemez miyiz? Turk Silahli Kuvvetler-Kurt silahli kuvvetler militarizmi degil mi sorunu cozulmez hale getiren Turkiyede? Su durum icerisinde Turkiye Suriyeye girse ve diyelim ki olmaz ya, durdursa icerideki kaynayan kazani, bu nasil yapilacak? Kim aci cekecek? Kimler? Ve kimler kazanacak? Kimler ne kazanacak? 7) Simdi siz savasa evet dediniz sanirim hayir demeyerek, mevzuu neden olmasin kadar basit degildir sizin icin diye umut ediyorum. nedir milliyetci refleks mi sizdeki? Buyuk devlet oldugumuzu kanitlayip “yardim” mi edecegiz kendi halimize bakmadan? Hani demissiniz ya beklemesinler girsinler Turkiyeye diye eger durum o kadar kotu olsa diye? Bu ulkede kac yildir savas var zaten? Kac koy yakildi, ne kadar insan aci cekti bu ulkede? Bolgesel degil de daha yaygin bir savas olsaydi butun Turkiyede o zaman mi cagiracaktik buyuk kuvvetleri ulkeye? Ben anlamadim ne demek istediginizi, kimleri, neleri asagiladiginizi? Simdiye kadarki savasla gelen insani mudahale girisimleri neredeyse hicbir ulkeye ferahlik getirmemistir, o ulkenin insanlarina da...Burada savas tartisacagimiza gelen yuzlerce, binlerce multecinin durumunu nasil iyilestirecegimizi dusunsek mesela? O konuda “ buyuk” olsa devlet? Ya da Suriye'ye mudahalenin kimlere yarayacagini dusunsek? Turkiyenin safi, insanlari korumak icin girecegi gibi bir varsayiminiz mi var? Dunya bu kadar herseyden her an haberdarken sizce bu tezkerenin Turkiyenin Amerikayla olan iliskisi ile hic mi bir iliskisi yok? Cok soru sordum farkindayim ama anlamaya calisiyorum siz ne acidan bakarak savasa evet diyorsunuz? Kuresel somuru had safhadayken, zaten herkes savas cigirtkanligi yaparken, savasa hayir diyenleri yerin dibine sokarak kime, neye hizmet ediyorsunuz? Bu kadar esitsiz zeminlerde ezileni ezmek biraz tuhaf olmuyor mu? Daha once bircok yazinizi okudum, bir kismina katildim, bir kismini elestirdim, ama bu yazinizi anlamakta zorluk cekiyorum, kizginim. Dogru tespitler vardir elbet savasa hayir diyenlerin bir kisminin niyetiyle ilgili, ama savasa hayir demenin niyetlerini indirgeyip ustune bir de indirgenmis halini ezmeniz bir mantiksal hatadir. Mantiksal hata oyle gelisi guzel de yapilmis gibi durmuyor,yazinizin neye hizmet ettigini dusunup duruyorum neredeyse saatlerdir...

Saturday, June 30, 2012

birhan keskin yine...

bak, bütün tınılar isyan bütün kemanlar gece duysana, kopuk ve uzak bir şeyler var aramızda ya beni bırak, ya sarıl bana.

Monday, June 18, 2012

this is not a fight anymore. I would have fought if it is. I wish it was a fight. it is pure pain. concrete pain.

Tuesday, May 29, 2012

Unutmayayim diye, taniklik olsun diye...

Bu adamlar sapitti, kurtaj tartismasini gundeme getirmis olmalari yetmisyormuscasina, kurtaji uludereyle esitlemek politik katliamdir kanimca. Bu kadar korkunc bir katliamin, hem de devletin sucu oldugunu bilip gorup yarim yamalak ozur dilemislikleri varken kadinin bedeniyle ilgili aldigi bir karara eslenmesi akil mantik almadigi gibi, piskinligin yuzsuzlugun daniskasidir kanimca. Yeni bombamiz hava-is in grev yapmasini engelleyen yasa cikarmak...bir thatcherdan ne farki var bu adamlarin? nasil bir piskin neoliberalizm ve diktatorluk oyunudur bu? ben bu kadar kazanilmis haklarin uzerine oynayabileceklerini tahayyul edememistim benim okuzlugum benim ongorusuzlugum, ama bu ne yaaaa? cildirir insan siz ne hakla, nasil milletin olan hakki, kadinin olan hakki, iscinin olan hakki elinden alirsiniz. ilk birkac sene oynadiginiz demokrasi oyununun ya da iluzyonunun ya da kumpasinin buralara kadar gelebilecegini kendiniz dusunmus muydunuz merak ediyorum. Nereden aliyorlar bu kudreti, aymazligi? komplo teorilerinden bikmis biri olarak mevzuunun komplo ve teoriden cikmis oldugunu dusunuyorum. gayet planlamis gayet gercek pratikte uygulamaya konuluyor bir bir akillarinda ne varsa. hicbirsey o kadar kudretli degil kanimca, AKPnin oy kitlesi de oyle muhtesem guvenilir bir kitle degil. adamlar her secim donemi birseylere cok iyi oynamasalardi bu kadar da oy almazlardi bence. bu kadar ev arkadasimin deyimiyle multi-stratejik postmodern aktorlerimiz olmadi bizim turkiye siyasetinde sanirim daha once. akillarini takdir etmiyorum tabii cunku sadece instrumental akil, islamci degiller kanimca, kor gozune parmagim thatchercilar, bir de ustune Cin olmak istiyorlar. Hedef saglam, dogurun genclik, calisin genclik, susun oturun genclik, kapitalist komunizm bence ideolojisi...sanmiyorum farkli birsey bekleniyor bizden Turkiyedeki insanlardan. O kadar kolay olmayacagi asikar ama oyle bir yildirma politikasi var ki dusunup soylemek dertti daha buyuk dert oldu ulkemde. Kurumlara bakmak lazim kurumlardaki catlaklara oynamak lazim sanirim, askere, polise, yargiya, bakanliklara, kadrolasmaya vs. bunlari anlamak icin. Ulkemdeki hali hazirda tutucu, erkekci zihniyeti saymiyorum bile, her daim orda, isin daha kotusu simdi kurtaj mevzusu falan daha da cok alevlendiriliyor. Ben anlamiyorum, bayagi Evanjelik Bush noktasinda Tayyip, belki de daha kotu cunku Bush hakikaten inaniyordu kanimca birseylere koru korune, bizimkisi tam Pragmatik, tam kaypak, tam yanar doner...amaan neyse hadi ders hazirlamaya devam.

Friday, May 25, 2012

I am a human being. the fact that I am strong or I look strong, doesnot mean that everyone should emotionally abuse me.I am a human being and i cant take it anymore... niyeyse icimden ingilizcesi cikti...bununla yetinelim simdilik.

Thursday, May 24, 2012

Aslinda butun derdimiz kabul gormek...Yaptigimiz seye inanirken ya da inanmazken butun dert baskalarindan kabul gormek...Sadece insanlardan degil, kurumlardan, gruplardan, ailemizden ya da her kimse "o"ndan...Hegel dogru soyluyor kabul gormek icin yapmayacagi yok insankizinin ve oglunun. Bir de nasil kabul gordugumuz kismi var ki, ates gibi yaniyor...Kalpten mi, ucundan kenarindan mi, gerilimle mi, cani gonulden mi, samimiyetsizce mi, sadece sosyal sinifimiz yuzunden mi, sadece fonksiyonlarimiz yapip edebildiklerimiz yuzunden mi, ondan mi bundan mi sundan mi? Bu nasil kabul gordugumuz kismi kabul gorme eylemnin nasil anlamlandirdigimizla da alakali maalesef ve iyi ki...hem cehennem, hem cennet bunlari boyle dusunmek...Beni neden kabul etti boyle simdi sorusu...Ikili iliskiler karmasik, uclu besli iliskiler daha da karmasik, kurumlarla olan iliskiler bir hayli uzak algilansa da onlar da bir hayli kisisel ve karmasik aslinda.

Biri size sen iyisin, akillisin, yaparsin dediginde birkac sey ayni anda kafanizda canlanir. Birincisi kim bunu diyen, ikincisi bunu diyen bana bunu ne zaman hangi durumda soyluyor, ucuncusu samimi mi yoksa laf olsun diye mi soyluyor (ki bu kismi bir hayli kulturel ogelerle bezeli) dorduncusu bunu diyenle benim aramdaki gecmis ne, besincisi bunu diyenin bunu soylemekteki amaci niyeti ne, altincisi ben bunu kaale alip belli bir karar verebilir miyim, yedincisi bu zaten beni akilli buluyor, baska birilerine sorsam daha baska cevap verirlerdi. Neden bilmiyorum hep daha az olumlu olan kiymetlidir etrafinda. Ben cok cekmisimdir bu durumdan Icimdeki iyi tarafi gormeye programli cyborg yuzunden...bir seye deger verirsen deger kaybedebilirsin zira.
bu bloga baktigimda eski haberlere goz gezdirdigimde ne ben, ne turkiye bir arpa boyu yol katetmemis diyorum. hadi ilerlemeye inanmiyorum, bir insan ve bir ulke yedisinde neyse yetmisinde de o olur mu ya? kavram kargasalari tavan yapti ulkemde. Bir yandan kavram kargasasina ne luzum var, bodos herkesi iceriye aliyorlar zaten, bir kargasa yok, bildigin DUZEN SABIT ulkemde. herkesler icerde o ayri. Simdi ben entellektuellerin siyasetle iliskisini kurmaya calisan bir makale yaziyorum ingilizce ve yarin vermem gerekiyor odevi, tipik bir ben klasigi...gene son gune birakiyorum herseyi ve napiyorum erkek arkadasimdan ayrilip dizi seyredip bloga yaziyorum. MUHTESEM KENDIM diye dizi cekicem, yeni projem bu. anarsistleri de iceri aliyorlarmis, anarsistler diye bir orgut varmis da, ben bu soyleme gule gule oldum ki aslinda aglamak lazim. ulkemdeki abukluklara bir de anarsist orgutlenme eklendi. anarsistlerin bayagidir cozemedigini devlet cozmus, orgutlemis emmileri hatunlari...Iran devrimi hakkinda okuyordum Foucaultnun yazdiklari uzerinden. Yok birader bizimkisi hic Iran devrimine benzemiyor. kolektif bilinc falan diyor foucault ben Turkiyede oyle birsey gormedim, dinle ilgili bile. neyse bu da boyle bir garip post iste, ayrilik carpti diyelim...

Saturday, March 3, 2012

cok acayip bir ulkede dogdum ben yaaa!

cok acayip bir ulkede dogdum ben ya, konsept karmasalarini bir kenara birakiyorum, sivil toplum muhalefet partisi gibi olamazmis, hangi sivil toplum orgutu hukumetlerle boyle ugrasirmis ki, sivil toplum nedir neye denir hadi onu bir kenara birakiyorum. politik sinifla ekonomik sinifin bir kisminin girdigi mucadele vs. gibi beylik laflari da bir kenara birakiyorum. ama yani bir okuyun Allah askina, omer celikin aciklamalarina baktiginda sermayenin bir kanadi diger kanadina ayar veriyor, ee iyi guzel, tusiadin tarihini hatirlatmak mantikli, dogrudur hukumete karsitlik olsun diye tusiadi savunacak halim yok, de birader sen hep magdur siyaseti yapip, TUSIADi elestireyim derken bunlarin hepsi bize karsi diye toptanciliga kacarken, MHP KCK dili kullaniyor, TUSIAD ittihat terakki zaten falan dersen sen ne yaptin? Ozal ile Menderesi ben mi kullandim secimlerde? Ozal degil miydi 24 Ocak kararlarinin mimari ya da he diyicisi. iktidar partisi bu kadar magduru oynar mi bir ulkede ya? anladik 28 subatta sizi magdur ettiler, peki ya diger magdurlar? her hukumet zamaninda magdur olanlar ne olacak? siz de onlari mi magdur etmeye devam edeceksiniz? ben miyim cocuklar 10 yasindan sonra meslek secebilsinler deyip sermayeye oynayan? herkes kendine Musluman sanirim tam burda kullanilmasi gereken bir deyim. ne acayip bir memlekette dogdum ben yaaa:
bu da salterimi attiran haber buyrun:
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1080605&CategoryID=78


'STK isen öyle davran, siyasi partiysen çık karşımıza'
03/03/2012 18:23
Yazı Boyutu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, "Türkiye'de geçmişte elinde silah olanlar hükümetlere baskı yapmaya kalkıyordu, bugün cebinde para olanlar hükümete baskı yapmaya kalkıyor. TÜSİAD'a şunu söylüyoruz; Sivil toplum örgütüysen onun gibi davran, siyasi partiysen partinin adını koy çık karşımıza" dedi.




Ömer Çelik, partisinin Yumurtalık ilçe teşkilatı kongresinde yaptığı konuşmada, Kozan'da baraj kapağının patlaması sonrası yaşanan kayıplar ve Pozantı Cezaevindeki iddiaların çok üzücü olduğunu söyledi. Hükümetin eğitimle ilgili yeni bir düzenleme yaptığını, bunun büyük önem taşıdığını anlatan Çelik, batıda olduğu gibi eğitim hayatının esnekleşmesi, çocukların erken yaşta istediği mesleğe yönelmesi için eğitim sistemindeki yanlışlıkları gideren bir düzenleme yaptıklarını belirtti. Muhalefet partilerinin bu konuda söyleyecek hiçbir şeyleri olmadığını kaydeden Çelik, “Artık muhalefet partilerinden cevap bile verebileceğimiz ağırlıkta her hangi bir söz duymuyoruz. Bunların yaptığı sadece hakaret, iftira. Çocukların televizyon izlememesine neden olacak şekilde üslup kullanıyorlar. Muhalefet partilerinden bizim karşımıza rakip olsun, rekabet edelim diyebileceğimiz hiçbir tez, argüman gelmiyor” dedi.

Son günlerde muhalefet boşluğunu TÜSİAD'ın üstlenmeye başladığını ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

“Şunun açığa çıkarılması gerekiyor; TÜSİAD bir sivil toplum örgütü müdür, bir ekonomik baskı grubu mudur, bir politik baskı grubu mudur, bir siyasi parti midir? TÜSİAD kendisini her türlü eleştiriden münezzeh bir noktaya koyuyor, seçilmiş hükümetlere talimat verme yetkisini kendisinde görüyor ve öyle bir üslup kullanıyor ki adeta muhalefet partisi üslubu kullanıyor. Kendilerine cevap verdiğiniz zaman, bu sefer 'bize baskı yapıyorlar' diyor. Türkiye'de kimseye baskı yapıldığı yok. Türkiye'de geçmişte elinde silah olanlar hükümetlere baskı yapmaya kalkıyordu, bugün cebinde para olanlar hükümete baskı yapmaya kalkıyor. TÜSİAD'a şunu söylüyoruz; Sivil toplum örgütüysen onun gibi davran, siyasi partiysen partinin adını koy çık karşımıza. Hem siyasi parti kurma cesaretinde olmayacaksın, hem de sivil toplum örgütü etiketi altında bize karşı siyasi parti tutumu sergileyeceksin. Buna da biz cevap veririz. Ondan sonra 'demokrasilerde görüş bildirmek dayatma ve baskı değildir' diyorlar. Hiçbir sivil toplum örgütünün (STÖ) görüşüne karşı değiliz. Demokrasinin kazanımıdır. Ak Parti programında da STÖ'lerin gelişmesi konusunda çok güçlü ifadeler vardır. Ama TÜSİAD sivil toplum örgütü gibi davranmıyor, siyasi parti gibi davranıyor.

Zannedersiniz ki bütün mutlak doğrulara onlar sahipler. İktidara bir şey söyledikleri zaman iktidar karşısında 'emredersiniz' diyecek ve hazır ola geçecek. Böyle bir şey yok. TÜSİAD'ın geçmişten gelen kendi genetiğiyle ilgili bir durum. Nedir bu? Bu sermaye kuruluşu, esasında Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili bir takım raporlar hazırlatırken esas hazırlatması gereken rapor, TÜSİAD'ın geçmişte sivil hükümetlerin devrilmesindeki rolü, TÜSİAD'ın Türkiye'nin demokrasisinin sakat kalmasındaki rolü ile ilgili, TÜSİAD'ın kendisiyle hesaplaşmasıyla ilgili rapor hazırlatılması gerekiyor.”

Çelik, “TÜSİAD'ın 1979 yılında Başbakan Bülent Ecevit'in 'defter tutun' dediği için, Başbakan'a karşı toplam 24 gazeteye ilan vererek hükümeti düşürmeye çalıştıklarını” hatırlattı. “Hükümeti düşürmek üzere hareket geçmiş bir sivil toplum örgütü dünyanın neresinde var?” diyen Çelik, “12 Eylül faşist cuntası, bu ülkeyi katlederken, bu ülkenin bütün kaynaklarını sömürürken, bütün dernekleri kapattı. İlk açılmasına izin verdikleri örgüt kim? TÜSİAD'dır. Niye? Gitsin cuntanın ABD'de lobisini yapsın diye buna izin vermiştir” dedi. Türkiye'nin siyasal tarihi bakımından, 1960 darbesinde, 1971 ihtilali, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan muhtırası verildiği zaman TÜSİAD'ın nerede olduğunun sorulması gerektiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

“TÜSİAD Türkiye'nin demokratikleşmesi adına statükoya karşı hangi tok tavrı aldı? TÜSİAD'ın her cümlesinin altında ama vardır. Bir şeye itiraz eder, statükoya karşı çıkıyor zannedersiniz, ondan sonra oraya bir ama ifadesi koyar, sonra sivil, seçilmiş hükümete aklınca sivil muhtıra vermeye kalkar. 28 Şubat döneminde TÜSİAD'ın yüksek istişare kurulunun başındaki kişi 'meclis kapatılsın' diye demeç verdi. 'Meclis kapatılsın' demek millet iradesinin yasaklanması demektir. Elinde silah olanın yaptığı ile TÜSİAD'ın o zamanki ifadesinin arasında fark yoktur. Bugün görüş, katkı öneri, eleştiri getirmesi, iktidar yanlış yapmış demesi bunların hepsi meşrudur, ama TÜSİAD'ın üslubu böyle değil, siyasi parti üslubuyla konuşuyor. O zaman siyasi parti üslubuyla konuşuyorsan, siyasi parti üslubuyla cevap almayı da kabulleneceksin. İsterler ki Merkez Bankası Başkanlığına onların istediği kişi atansın. İstediği kişiyi atamadığınız zaman içerde ve dışarda Türkiye'nin imajını bozmaya çalışırlar.”

“28 Şubat dünyanın en büyük soygun operasyonu”
Çelik, 28 şubatın askerin yaptığı bir darbeden çok, askerin büyük sermaye ve medyanın yaptığı darbenin peşine takılma süreci olduğunu ifade ederek, “28 Şubat Türkiye ve dünyanın en büyük soygun operasyonudur” dedi. Bunun post modern darbe olmaktan öte “dünyanın en büyük soygun operasyonu” olduğunu söyleyen Çelik, 28 şubatta Türkiye'nin ekonomisinde kriz var görüntüsü vererek kimlerin o darbe ortamında bankalardan öncelikli olarak kredi aldığını, o gün kimlerin zengin olduğunu Türkiye'nin tartışacağını belirtti.

28 şubatın silahlı kuvvetler boyutunun tartışıldığını, ancak esas 28 Şubat içindeki büyük sermaye ve medya boyutunu tartışmak gerektiğini kaydeden Çelik, “Türkiye'de darbelerin, post modern darbelerin ve sivil hükümetlere dayatma yapmanın arkasındaki medya ve büyük sermaye ilişkisini tartışmak gerekir. 28 Şubat, bir kısım büyük sermayenin Türkiye'yi soyma operasyonudur. Burada silahlı kuvvetlerin içindeki bir yapılanma vasıtasıyla medyayı da arkalarına alarak büyük bir kaos yaratmışlardır. O gün kimler zenginleşirmiştir? Türkiye'de sivil hükümete muhtıra verilirken, bir başbakanın bir teğmene tokatlattırılacağı yayılırken, 28 Şubat sürecinde TÜSİAD ne yapmıştır? TÜSİAD, anayasa, eğitim raporları hazırlayarak, seçilmiş hükümetin üstünde bir yüksek mahkeme, bir not verici olarak çalışacağına önce kendi tarihiyle ilgili raporlar açsın” diye konuştu.

Eğitim reformu hazırlarken “reformun merkezine din eğitimini almayın” şeklinde açıklamalar yapıldığını anımsatan Çelik, Ak Parti döneminde din eğitimini, eğitim reformunun merkezine alma diye bir meselenin olmadığını belirtti. Çelik, 28 şubat döneminde, TÜSİAD'ın hazırladığı eğitim raporunun hayata geçirilmesi döneminde din eğitimine karşıtlığın, dinin eğitimden dışlanması gibi bir konunun merkeze alındığını vurgulayarak, “Milletin kendi parasıyla kurduğu, devletin, Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde olan okulları yok etmek üzere, silmek üzere bir eğitim raporu hazırlatacaksın, arkadan medyayı ve askeri alacaksın, bunu hayata geçireceksin, din eğitim karşıtlığını eğitim sisteminin merkezine yerleştireceksin, ondan sonra hükümet çıkıp da çağdaş demokrasileri örnek alarak bunu düzeltmeye kalkıştığı zaman, 'din eğitimini merkeze alıyorsunuz' diyeceksin. Bu yalana hokkabazlığa kimse inanmaz. O yüzden sizlerin dediği olacak, TÜSİAD'ın dediği değil” dedi.

TÜSİAD'ın muhalefet partisi gibi konuştuğunu ifade eden Çelik, “Adeta sivil İttihat Terakki haline gelmiştir TÜSİAD. Cebinde parası olan ülkeyi yönetir mantığıyla sivil hükümete karşı dayatma içinde bulunmaktadır. Görüş versinler, öneride bulunsunlar, raporlar yayınlasınlar, eleştirsinler isterlerse beğenmesinler, ama sivil toplum örgütü etiketi altında siyasal muhalefet yapmaya kalkarsan, bunun karşılığında bizden siyasal muhalefet yaptığın şekilde cevap alırsın” diye konuştu.

“CHP'de demokrasi beklemek boş işle uğraşmaktır”
Çelik, kendilerinin aslında karşılarındaki muhalefet partilerinin çok güçlü olmasını istediklerini, fakat karşılarında dişli rakip bulamadıklarını söyledi. CHP'nin her kongresinde demokrasi, yenilenme beklentisinin ortaya konulduğunu ifade edenÇelik, “Ama CHP'de demokrasi beklemek boş işle uğraşmaktır. Çünkü, CHP bütün tarihi boyunca, çok partili hayata geçtiğimizden beri demokrasiyi kurumsallaştırmak üzere çalışmamıştır, demokrasiyi sabote etmek üzerine çalışmıştır” dedi. Çelik, CHP'nin bugüne kadar Türkiye'nin meseleleriyle ilgili hükümetin önüne getirdikleri tek bir tez, tek bir projenin olmadığını söyledi. CHP'nin en son olumsuz olarak tarihe geçecek icraatının TBMM kürsüsünü işgal etmek olduğunu ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“TBMM kürsüsü masumdur. TBMM kürsüsü özgürdür. O kürsü ki Ankara'ya 50-100 kilometre kala düşmanın top sesleri bile duyulurken özgür kalmıştır. O kürsü hiçbir zaman işgal edilememiştir. Polatlı'da top sesleri duyulurken işgal edilemeyen TBMM kürsüsünü, Türkiye'nin ana muhalefet partisi işgal ediyor. Bunu da demokrasiyi savunmak olarak ortaya koyuyor. Millete anlatacak hiçbir şeyleri yok. Milleti ikna edemezler. Bunların tek bildiği şey kürsüyü işgal etmek, milleti, milletin temsilcilerini susturmaktadır. Bütün tarihleri böyle geçtiği için hala bu alışkanlıktan kurtulamıyorlar.”

Çelik, bazı CHP sözcülerinin “CHP ulu bir çınardır, Ak Parti yeni kuruldu” diye açıklamalarda bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Artık hiç kimse filmlerde gördüğünüz manyetolu telefonu kullanmıyor. Eski yeni diye bakacak olursak manyetolu telefon, elinizdeki telefonlardan daha eskidir. Eski olmak köklü olmak anlamına gelmiyor. Kökleriniz ne kadar derine giderse dallarınız o kadar yükseğe çıkar. Fakat senin köklerin derine gitmiş, yukarıda dal yok. Millet seni sandığa, toprağın altına gömmüş. O yüzden CHP'liler şunu unutmasın, hiç kimse Ak Parti'yi bırakıp bu ülkeyi CHP'ye teslim etmez. 'Biz ulu çınarız' diyor. Ulu çınar yok ortada, ortada yerde sürünen bir sarmaşık var. Bu sarmaşık nasıl ayakta durmuş? Süngünün ucuna takmışlar, yağmurdan ıslanmasın diye süngünün ucuna bir de postal geçirmişler. Bütün hayatını böyle sürdürmüşler. CHP'nin süngüye ve postala destek vermek dışında tarihinde bu milletin yanında yer aldığı bir tek günü hatırlıyor musunuz.”

Çelik, kamuoyunda MİT yasası olarak bilinen kanunun görüşülmesi sırasında, bir BDP Grup Başkan Vekili'nin kürsüye çıkarak, 1999'da MHP iktidarından önce ve sonra hükümetin emriyle terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşüldüğünü söylediğini hatırlattı. MHP sözcülerinin “AK Parti bize iftira atıyor” dediklerini aktaran Çelik, “İddia BDP'nin, bizle ilgisi yok ki” dedi. MHP'nin Ak Parti'ye karşı seviyeli bir siyasi üslup kullanmadığını ifade eden Çelik, “Ülkücü kardeşlerimizi, MHP tabanını tenzih ediyorum, oy veren, gönül veren kardeşlerimizi tenzih ediyorum, MHP'nin bütün yöneticileri değil ama özellikle bazı yöneticileri Ak Parti'ye karşı KCK üslubu kullanıyorlar. Kullandıkları bu üslup meşru değil. Sadece iftira atıyorlar” dedi. Toplantıya Ak Parti Adana milletvekilleri Necdet Ünüvar, Ali Küçükaydın, Fatoş Gürkan ve Mehmet Şükrü Erdinç de katıldı.
Kongrede Hüseyin Keskin'in hazırladığı tek listeyle seçimlere gidildi. (AA)