Monday, April 20, 2009

wish...

So, so you think you can tell
Heaven from Hell,
Blue skys from pain.
Can you tell a green field
From a cold steel rail?
A smile from a veil?
Do you think you can tell?

And did they get you to trade
Your heros for ghosts?
Hot ashes for trees?
Hot air for a cool breeze?
Cold comfort for change?
And did you exchange
A walk on part in the war
For a lead role in a cage?

How I wish, how I wish you were here.
We're just two lost souls
Swimming in a fish bowl,
Year after year,
Running over the same old ground.
What have we found?
The same old fears.
Wish you were here.
So, so you think you can tell
Heaven from Hell,
Blue skys from pain.
Can you tell a green field
From a cold steel rail?
A smile from a veil?
Do you think you can tell?

And did they get you to trade
Your heros for ghosts?
Hot ashes for trees?
Hot air for a cool breeze?
Cold comfort for change?
And did you exchange
A walk on part in the war
For a lead role in a cage?

How I wish, how I wish you were here.
We're just two lost souls
Swimming in a fish bowl,
Year after year,
Running over the same old ground.
What have we found?
The same old fears.
Wish you were here.

Pink Floyd----sadece anlik hissiyatlarima tercuman bir sarki oylesine.....

Sunday, January 4, 2009

efrasiyabtan birebir alıntı...

Bazen ben yazamam hissettiklerim, yaşadıklarımı, başkası cuk oturtur her lafı, işte bu yazı onlardan...reference to Efrasiyab...

DÖNÜŞ

Ve gün oldu anladım. Dünyayı kazandıkça insan kendini kaybedermiş. Tepeye çıkanlar, oraya nasıl çıktıklarını umursamayanlarmış. Heykellerin bile bir tanrısı varmış, heykelleştikçe tanrılaşmayı kutsayanların gözünde. İnsan kaçtıkça değil durdukça kanarmış. Durmak sanılan şey kaçmanın daniskasıymış. İnsan dediğim insan az yaşayan birçok hayalmiş. Hayallerse gerçekten uzaklaştıkça güzelmiş. Hayal ettiği kadar insanmış insan, gerçek kaldığı kadar yalan. Yalanlar en büyük yalanımızın bir tesellisiymiş. Masallarsa gerçek olamayacak kadar yalan, yalanlar hayal olamayacak kadar kirliymiş. Hayat en çok şarkılarla hayatmış, masallar en çok şarkılarla şarkı, ölümler en çok sessizliklerle anlamlı, aşklar en çok şehvetle hem dem, gelecek en çok gelmeyecekle şekillenirmiş. Her şeye alışırmış da insan bir tek yalnızlığa alışamazmış, alıştım sandığı şey sadece kabullendiği keşkeleriymiş. Kitaplar bize bizi anlattığı kadar güzelmiş sonra, bize bizi anlatamadığı kadar uzakmış en yakın dost bellenen roman karakterleri. Beklene beklene beklenemez olmuş dostlar, kendimize bakmaktan göremez olduğumuz birkaç insanmış belki hemen kıyılarımıza demir atmış. Kıyılarımızdan esen buz gibi rüzgârlarla üşümüş. Üşütmüş bizi kıyılarımızda üşürken. Memleket dediğin şey bağrında senin çocukluğunu taşıyan, çocukluk hayallerini, büyüklük kırıklıklarını taşıyan bir dağ siluetiymiş. Her gidişinde daha da soğuyan bir hoş geldinmiş gitmekler buralardan oralara, ya da gelmekler oralardan buralara…

... efrasiyab ... 21:13