Sunday, September 30, 2007

novamedli kadınlar - insanlık onuru

29/09/2007
İNSANLIK ONURUNU AŞAĞILAYAN ÇALIŞMA KOŞULLARINA, KÖLELİK DÜZENİNE İSYAN EDEN: Novamed işçileri kazanacak!

Merkezi Almanya'da bulunan Fresenius Medical Care şirketine ait "Antalya Serbest Bölgesi"nde bulunan Novamed Fabrikasında 8ı kadın isçi, 26 Eylül 2006 tarihinden bu yana grevdeler. Diyaliz kan seti üretilen fabrikada bir yıldan bu yana 8o'i kadın, 82 işçinin sürdürdüğü grev devam etmekte. Petrol-İş Sendikası'na bağlı kadın işçilerin gece gündüz, sıcak soğuk, yağmur çamur demeden bir yıldır sürdürdüğü direniş; işçilerin sadece ekonomik talepler için değil, insanca yaşam koşulları için, onurları için de mücadele ettiklerini dosta düşmana bir kez daha gösterdi...

HER ŞEY ÜRETİM İÇİN!..
Kadın işçiler anlatıyor... Üretim yaptıkları tesiste kimyasal maddeleri solumak istemiyorlar. İşyerlerinin duvarlarında "maske kullanmak zorunludur" yazmakta ama maske kullanmak yasak. Sebebi ise; "meraklı Novamed yöneticileri" tarafından işçilerin konuştuklarının duyulmaması!..

Yöneticileri işi ifrata vardırıp, servislerde de konuşmayı yasaklamışlar. Bir saatlik yol boyunca bir-birlerinle konuşmadan işe gidip gelmek zorunda Novamed'li kadın işçiler. İşyerinde sekiz saat boyunca çalışan işçiler, tuvalete gidip geldikçe rapor vermek zorundalar. Serbestçe tuvalete gitmek bile yasak!..

Bu meraklı yöneticiler işçiler için aynı zamanda "yaşam koçluğu" da yapmaktalar! Öyle ki, "geceleri birbirleriyle görüşmemelerini, erken yatıp dinlenmelerini" ve hatta kadın işçilere "eşleriyle hafta sonlan yatmalarını" öğütlemekteler. İşçiler, eğer hamile kalmayı düşünüyorlarsa mutlaka bu çok bilmiş yaşam koçlarından izin almak zorundalar. Çünkü, hamilelik sırayla... Elbet bunun için daha önce yaşam koçlarından evlenme izni kopartıp, evlenmiş olmaları gerekiyor!..

Her gün; sekiz saat boyunca üretime tuvalet ihtiyacı için bile ara vermeden, elleriniz su topla-sa da, maske kullanamadığınızdan soluduğunuz hava baş ağrısı yapsa da, konuşmak yasak olsa da, evlenmek, hamile kalmak için izin istemek gerekse de üretim için çalışmalısınız. Yani her şey üretim için!..

12 Eylül 1980 cuntasıyla birlikte rafa kaldırılan işçi hakları, yıllar boyu süren mücadelelerle yeniden kazanılmaya çalışılıyor. Novamed işçilerine uygulanan insanlık dışı, yasa dışı uygulamalar elbette yeni değil. Tarihten bir örnek verelim. 1960'larda da bazı işverenlerin sürdürdüğü bir uygulamaya, "üst aramasına" karşı çıkan DİSK üyesi Lastik-İş Sendikası'nın sürdürdüğü kampanyadan söz edelim...

ÜSTÜNÜ ARATMA!
15 Eylül 1968 tarihinde Lastik-İş Sendikası bir bildiri yayınlayarak, işçilerin "üsderini aratmaması" gerektiğini duyurur. Royal Fabrikası işçilerinin Anayasa'ya, mahkeme kararlarına dayanarak başlattıkları "üst aratmama" direnişi kısa zamanda diğer fabrikalarda da yaygınlaşır.

Lastik-İş Genel Başkanı Rıza Kuas'ın imzasını taşıyan bildiriyi birlikte okuyalım: "İşçi Arkadaş, İnsanlık onuruna, yâni anayasaya aylan hareketlere engel ol. Fabrikaya giriş ve çıkışlarda üstünüzü aratmak isteyen işverenlere Üstünü aratma. Dünya'nın hiçbir yerinde işçilerin üstleri aranmaz. Bu kölelik devrinden kalma bir usûldür. Memurun, öğretmenin, subayın, öğrencinin, işverenlerin üstü aranmaz. Yalnız biz işçilerin üstü aranıyor. Demek ki bizi kendilerinden ayırıyorlar. Çoluk çocuk sahibi, temiz Türk işçisinin üstü bir hırsız gibi aranamaz. İşçi hırsız değildir, işçi emeği çalınan Türk vatandaşıdır.

Bazı küstah işveren ve işveren vekillerinin, işçileri odalarına sokup, üstlerini arıyoruz diye, çırılçıplak soydukları bile görülmüştür ve duyulmuştur. Bundan sonra, bu tip küstah işveren vekillerine veya üstünüzü arayanlara gereken cevabı sen vereceksin.

Görüldüğü gibi işverenlerin, işçilerin üstlerini araması, işletmecilik ile ilgisi olmayan; tamamen işçiyi horlamak, ezmek, ikinci sınıf bir vatandaş haline getirmek maksadını gütmektedir. Biz işçiler, işte bu korkunç, haysiyet kırıcı, emperyalist davranışa dur diyeceğiz. Bu usulü kaldıracağız. Anayasamızın 15'nci maddesi diyor ki: Kanunun gösterdiği hallerde, usûlüne göre verilmiş hakim kararı hâkim kararı olmadıkça, kamu düzeninin gerektirdiği hallerde, kanunla yetkili bulunan merciin emri bulunmadıkça, Kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz. (...)

Sen de üstünü aratmayacaksın. Kapı bekçilerinin ellerini yakana değdirtmeyeceksin. (Yalnızca paketlerinize bakabilirler.) İşçi kardeşim; üstünüzü aramaya kalkarlarsa, dinlemeden Topluca geçeceksiniz. Mahkeme kararı olmadan ne olursa olsun üstünü aratmayacaksın. Zorla bir arkadaşınızın üstünü aramaya kalkarlarsa: Topluca engel olacaksınız. (...)

İşveren veya vekili veya bekçisi, zorla aramaya kalkarsa: Ben sendikamdan emir aldım üstümü aratmam diyeceksin. Bir arkadaşımızın üstü aranmış olursa; derhal 21 28 95 numaraya, Lâstik-iş'e telefon edeceksin. Derhal üç kişi biraraya gelip zabıt tutacaksınız. Derhal karakola gidip şikâyet edeceksiniz.

Sen üstünü aratma gerisini sendikana bırak..." Bu bildiri ile sadece Lastik işkolunda değil, diğer işkollarında da direnişler başlar ve baskılara, saldırılara rağmen işçiler bu onur kırıcı uygulamayı kaldırmayı başarırlar. Bu başarıda, o yılların sosyal hareketliği kadar sendikal mücadeleye ve sendikaya duyulan güvenin payı büyüktür. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurucusu olan Lastik-İş Genel Başkanı Rıza Kuas, 1965 ve 1969 seçimlerinde TİP milletvekili olarak Mec-lis'e girmiş bir işçi önderiydi. Lastik-İş, Rıza Kuas'ın önderliğinde; 1968 yılında Derby Lastik Fabrikası işgali, 1970'de Gıslaved Fabrikası işgali, 12 Mart cuntasından sonra 1974'te yapılan ilk grev olan Gislaved Grevi ile direniş ve kararlılığın simgesi olur...

Novamed işçileri de tıpkı Royal, Derby, Gislaved ve diğer fabrikaların işçileri gibi onurlarına sahip çıkıyorlar. Onlar; diledikleri zaman evlenebilmek, diledikleri zaman çocuk sahibi olmak, kimyasal maddelerden zehirlenmemek için maske takmak istiyorlar. Yani insanca çalışmak, yaşamak istiyorlar. Ve inanın kazanacaklar!..

FEZA KURKÇUOGLU
fezakurkcuoglu@birgun.net

No comments: