Saturday, February 16, 2008

hass- yıldırım türker'den

Not-different-in-kind nefret çeşitleri...

Hass

Hass
Almanya'da en son yaşanan yangın olayında da evin duvarında 'hass' yazısı vardı.
Bir kişiyi ırkı, rengi, etnik kökeni, uyruğu, dini, cinsiyeti ya da cinsel yönelimi, yaşı, fiziksel ya da zihinsel engelleri nedeniyle hedef alan saldırılara nefret suçu deniliyor

10/02/2008 (1496 defa okundu)

YILDIRIM TÜRKER (Arşivi)
Kapı eşiğine kazınmış bir kelime. Evleri kundaklanan, çoluk çocuk ateşe verilen Türklerin kapısında bulanan bu tıslamalı kelime: Nefret! SS harfleri elbette gamalı haçın kolları gibi yazılmış. Tarihe geçmiş en kanlı nefret örgütlenmelerinden birinin adına gönderme.
Nefret suçunun tanımına bir bakalım.
Bir kişiyi ırkı, rengi, etnik kökeni, uyruğu, dini, cinsiyeti ya da cinsel yönelimi, yaşı, fiziksel ya da zihinsel engelleri nedeniyle hedef alan saldırılara nefret suçu deniliyor. Nefret suçları, sözlü tacizden tehditkâr davranışlara, ad ve lakap takmaktan posta ve telefonla rahatsız etmeye, fiziksel saldırıdan mülküne tecavüze, kundakçılıktan aşağılayıcı duvar yazılarına kadar geniş bir alana yayılıyor.
Hayatımızın her alanında nefret suçlarının karasularında kulaç atıp nefret suçlarıyla iç içe yaşadığımızı, yadırgamaktan geçtim yadırgayanları nanemolla bulduğumuzu biliyoruz.
Devlet kademelerinde post tutanlardan kamuoyundan sorumlu basınımıza kadar herkesin suçlu olduğunu hatırlatmak yeterli.
Birkaç hafta önce Yeni Şafak gazetesinde Ergenekon tutuklamaları üstüne farklı bir haber çıktı. Haber şöyle başlıyordu: "İstanbul Terörle Mücadele ekiplerinin çökerttiği Ergenekon terör örgütünün Nobel Ödüllü romancımız Orhan Pamuk'u öldürmesi için tuttuğu eşcinsel tetikçi Selim A.'nın yazarın evi ve sık sık gittiği Beyoğlu'ndaki Refik adlı restoran çevresinde istihbarat ve keşif çalışmaları yaptığı ortaya çıktı."
Yeni Şafak, rakiplerine nal toplatarak yakalanan tetikçinin cinsel yönelimini araştırmış, okuruna duyuruyordu. Burada besbelli yazı işlerine tuhaf gelmemiş tuhaflık, bu bilginin son derece gereksiz olmasıydı. Ama elbette onların bir bildiği vardı. Böylesine korkunç bir eylemin eşiğinde başarılı hükümetin başarılı operasyonuyla başarıyla kıstırılan bir bozguncunun, kendisi ilan etmediyse gazeteye nasıl yansımış olduğu belirsiz cinsel kimliği, fevkalade iç gıcıklayıcıdır. Aynı zamanda muhafazakâr okurların da kendi hayatlarının sağlamasını yapabileceği, muhafaza ettiklerinden gurur duyabileceği bir ayrıntı.
Ama her şeyden önce bir cinsel yönelimi dıştalayıcı, ötekileştirici, eni konu ayrımcı bir ideolojiyi dillendiriyor bu bakış. Teröristi aşağılamak, onu okurun gözünden düşürüp 'bir kopuk' olarak yaftalamak için seçildiği belli bu ayrıntının.
Terörle savaş konusunda kullanılan psikolojik aygıtların başında geliyor cinsellik. 11 Eylül saldırısının hemen ardından 11 Eylül teröristlerinin seks hayatı üstüne öylesine revnaklı öyküler sızdırılmıştı ki dolaşıma. Hatırlarsınız, uygarlığın terörist üstüne inşa ettiği senaryonun ayrıntıları, geleneksel motiflerden vazgeçmiyordu elbet. Cinselliğin cazibesini kullanarak yaşananları ve haber tüketicisini erotize etmek, bu dilin bildik kurnazlığı. Öncelikle Usame bin Ladin'in cinsel uzvunun boyutları hakkında bilgilendirilmiştik. Bir profesyonel kadın tarafından ebat konusunda nasıl aşağılandığını, bu yüzden nefretle beslendiğini zaten biliyorduk. Savaşın ve vahşetin erotizasyonu da bu kadar sakil oluyor tabii. Hemen üstüne Muhammed Atta'nın cinsel formasyonu hakkında bombardımana tutuluverdik. Üniversiteye kadar, babasının 'bu çocuğu kız gibi büyütüyorsun' uyarılarına kulak asmayan anasının kucağında oturduğuyla; gizli bir eşcinsel olduğuyla açıklanıyordu, katliama varan yolculuğunun dinamiği. Duygu deryasının yazar-yönetmeni Amerika, sıska mı sıska, hülyalı bir genç olarak ablasına sarılmış fotografını ya da anasına yanağını uzatan resmini, her şeyin kanıtı olarak sunuyordu. Yoldaşı Ziyad el Cerrah'ın da pek ince, matruş çehreli olduğu sıkça vurgulayarak. Time dergisi pek zarif biçimde Atta'nın evinin pembe olduğunu işaret ederken The National Inquirer gazetesi açık seçik dile getirmişti: "Dünya Ticaret Merkezi teröristi Muhammed Atta ve hempalarından birçoğu yıllardır gizli eşcinsel hayat sürdürüyorlardı."
Onların saldırganlığı cinsel yetersizliklerinden, 'sapkınlık'larından kaynaklanıyordu.
Amerikan tarihinde Otoritenin radikal muhaliflerin cinsel hayatlarını deşme, onların 'sapkınlıklarını' bir bir faş etme alışkanlığı herkesin malumu. Soğuk savaş sırasında McCarthy'nin muhaliflerini efemine ilan ettiği bilinir. Hoover ve Eisenhower'ın başvurmuş oldukları bir psikoloji el kitabında, Komünist evliliklerinde kadınların dominant olduğu yazıyordu. Amerikan Komünist Partisi lideri Earl Browder da 'kılıbık' ilan edilmişti. Rosenbergler'e gelince. Tabii ki 'Julius köle, karısı Ethel ise efendisiydi.' Mıymıntı, iktidarsız, açık-örtük eşcinsel erkekler, vatan haini-komünist-kanlı katil adaylarıdır. Hitler'in kimliğini açıklarken eksik testisinden başlayıp erkek fahişelerle düşüp kalktığı iddialarına kadar bütün ayrıntılar, dünyayı anlamlandırma yolunda seçilen politikalar hakkında bir bilgi veriyor.
Uygarlığın cinselliği ile terörün cinselliği arasındaki fark açıkça erkekliğin imkânlarıyla tartılıyor. Terör tanımı, dünyanın yeni hilkat garibelerini çatısı altında birleştiriyor. Böylelikle her şey yerli yerine oturuyor. Kötüler bir bir saptanırken herkesin kolayca paylaşabileceği psikoloji kırıntıları ve nefret dolaşıma sokuluyor. Artık hepimizi, kolay denetime gelmeyen, farklı hayatlar yaşayan herkesin potansiyel canavar olarak algılandığı bu dünya tasvirinde, varolabilmek için daha fazla çırpınmak bekliyor.
................
Diğer örnek de utanç verici. Bu kez sahnede bir valimiz duruyor. Bingöl valisi İrfan Balkanlıoğlu, 10 PKK'lının öldürüldüğü operasyonlar hakkında basına bilgi verirken "Teröristlerin çoğunun sünnetsiz" olduğunun altını çiziveriyor.
Hakikati düşmanının belden aşağısında arayan bu aklı hangi süzgeçten geçirsek de saklasak? PKK'ya yıllar boyunca en resmi ağızlardan Ermeni dölü diye haykıran devletimin bu muhteşem bürokratı da böylelikle karınca kararınca bir katkıda bulunuyor terörle mücadeleye. Teröristlerin onun bunun karısı, eşcinsel, Kürt, komünist, gavur olduğunu biliyorduk aslında. Ama birinci ağızdan duymuş olduk. Gayrimüslimmiş gerçekten de vahşi düşman. Vali öldürülenlere bir göz atmış.
Zaten sünni, heteroseksüel, özbeöz Türk olmayandan korkmak gerek. Hem kolay kandırılıp tetikçi oluyorlar, hem dağlara çıkıp Türk'e ateş açıyorlar.

No comments: