Friday, May 11, 2007

sıkışmışlık...

Böyle hiç kendinizi sıkışmış hisseder misiniz? Soruya gel. Tabii ki hissedersiniz. Arada kalmış. Aradakalmıştan öte, ne yapması gerektiğini bilip yapamayan, aslında yapmak istediği şeyin yanlış olduğunu bilip gene de yapan olmak...rağmen gidememek, keşke yapmak... Kendine ve etrafına samimi olup içini hücceten dökmek ya da her yere duvarlar örüp içinin içinde çıkmasına tek tanığın kendin olmasını istemek...kendini anlatmak ama aslında kendinden hiçbir şey söyleyememek.
kendini anlamak zaten zorken, başkalarını anlamaya çalışmak, anlayamamak, aslında kendine gömülmek... "kendimi ararken seni kaybettim." "seni ararken kendimi kaybettim"??? safsataları.
Bir de en sıkışmış hallerden biri, dünyayı kendinden ibaret sanmak ile bir bok olmadığını, çok ufak olduğunu, etkileyemeyeceğin o kadar çok şeyin olduğunu anlamak anlarının ardardalığı...( etkileyebileceğin/m alan o kadar az ki aslında.)
Başkalarına atfettiğin özelliklerin aslında kendi özelliklerin olduğunu fark ettiğin anlar...
Başkalarına hangi değerleri atfettiğin ile kendini konumlandırdığın yer arasındaki inanılmaz belirginleşen bağ...
Herkesin derdi başkasıyla derken herkesin derdinin kendiyle olduğunu anlayış halleri, kendine dert yaratıp derdin içinde boğulmuşları oynayan drama queen diyalektiği?? (bu cümle afilli oldu sevdim yazdığımı.-reference to drama queen:)-) Bir de bu drama içinde kendini kendine beğendirme çabaları...
Yok olma isteği... Aslında var olmak isteği... Daha açık söylemek gerekirse nefes aldığının bir işe yaradığını ilişkisel ve benliğinle hissetme ihtiyacı ve buradan beslenen ego. Birilerinden biraz geri bildirim almak ihtiyacı.
gecenin bir yarısı oturmuş yazı yazmam bile kafamdaki oyunun bir parçası.
Oyun, perdeler, vs. vs.
gerçekten sıkışmışlıkla oyundaki sıkışmışlıkların birbirine karışıp suyu bulandırması...

Gördüğünüz gibi yine kendi beynimde kaybolup gittim. Anlayana aşk olsun.
01.40

2 comments:

ikinehir said...

kuzu şu okulumuza yapılanlara baksana..:(

eylul said...

okulumuza yapılanlar gerçekten akıldışı. bkz. http://www.gazetem.net/ferhatkentel.asp
Bence ferhat hocam mevzuyu nasıl yalan ele aldıklarını süper açıklamış. Gerçekten insanlara 'insan' olma şansı verilmiyor. Hep beraber yaşayalım deyince tüh kaka oluyorsun. Küfretmek geliyor ama şimdi fikren karşı çıkma vakti aynı BÜFKün, Ferhat Hocanın, bir de mizahi olarak Zürriyetin yaptığı gibi. Bunlara küfretsen onu da manşet yaparlar. Haklıyken haksız duruma düşersin. Yapmak gereken BİZ HEPİMİZ TUHAFIZ DİYE BAĞIRIP BU KADAR AKILDIŞILIKLA DALGA GEÇMEKTİR. VAKİT O VAKİT.