Wednesday, May 21, 2008

karanlığın gözleri

( Bu şiiri bugün kitapçıda gezerken elime aldığım bir ümit yaşar kitabında okudum yıllar sonra. Çok eskiden cüzdanımın içinde bir ufak kağıt taşırdım katlanmış, içinde bu şiir vardı. Şu an tekrar okuyorum neden sevdiğimi sorguluyorum bu şiiri. Gerçekten neden?Sorgulamak da bir yere kadar, uyumak lazım:D)

Karanlığın Gözleri

şimdi yoksun
seni düşünebilirim artık
tutar ellerini öperim uzun uzun
kimseler ayıplayamaz beni
yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
işte gözlerin işte dudakların
senin olan ne varsa karşımda duruyor
ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
ve hoyrat ellerimle seni
her gün biraz daha güzelleştiriyorum
bütün resimler sana benziyor
hayret
bütün aynalarda sen varsın
nereye gitsem peşimden geliyorsun
şimdi sigarasın dudaklarımda
biraz sonra beyaz bir kağıt
ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın
kimse yokluğunda bunca sevilmedi
kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
saçların böyle daha güzel
sen daha güzelsin
gelecek mutlu günlerin ışığında
her şey daha güzel
ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
ve seni bin yıl daha
ayrılıklar içinde sevmek isterdim
ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım
umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
hiç gelmeyeceksin sanıyorum
o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi
yalnızlığımdan utanıyorum
beni sevmesen ölürdüm
beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi
beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
kördüm bir at kadar
ölümden acıydım ölümden beterdim
beni sevmesen
dünyayı bütün insanlara zindan ederdim
beni bu kadar saracak ne vardı
kanıma girecek
göz bebeklerime oturacak
bir sen fani gibi dudaklarımdan eksilmeyecek
ne vardı
hiç karşıma çıkmasaydın
bu kör olası gözler görmeseydi seni
ne vardı güzelliğini bilmeseydim
bir dua gibi bellemeseydim adını
ne vardı bütün gece
gözlerimi tavana dikerek
seni düşünmeseydim
belki karşımda değilsin yanılıyorum
bu gözler senin gözlerin değil
aldatıyorlar beni
karanlığın gözleri olmalı bunlar
bana böylesine keder veren
gülmeyi,yaşamayı haram eden
bir karanlığın gözleri olmalı
öyleyse sen hiçbir yerde yoksun
sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım
yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık
bu karanlığın ortasında yanan alev gözler
bu kadeh içki gibi aydınlık
ne dedimse inanma
seni değil kendimi anlatıyorum
sen istediğin kadar
varlığın ta kendisi ol
ölümsüzlüğün ta kendisi
ben günden güne yok olmaktaydım
bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
anlıyor musun
gökyüzü güneş olsa
sensiz karanlıktayım

.

Ümit Yaşar Oğuzcan

.

No comments: