Yilda bir yazilan hatta bazen iki yilda bir blogpostlarimdan birine daha hosgeldiniz.
Neden mi burdayim? Sinirlendigim icin. Sinirlenmek sanirim en buyuk yazma motivasyonlarimdan biri, sefkat bir digeri ama oraya girmeyelim simdi cunku hic sefkat hissedemedigim bir durumdan bahsedicem. Bu gozunu sevdigimin kuzey amerikanyasinda yillarimi harcadim, harcamaya da devam ediyorum, lokasyon kuzeydogu NY/NJ sulari, mekanlar universiteler, anlatacagim kisiler akademik gubikler, aktivistler vs.
Soyle bir trend var hem sosyoloji bolumunde, hem de elestirel diger bolumlerde hem kendi okulumda hem bildigim diger kuzeydogu okullarinda: herkes birseyin kurbani...100 binden fazla maasi olan, hayati boyunca islerini almis kadrolu akademisyenler de kurban, anasi babasi altina audi vermis Miami de bir villada yasayan doktora ogrencisi arkadasim da kurban, Fas'tan gelmis iki doktorali, neredeyse hicbir yemegi begenmeyen Amerikan vatandasi olmus hocam da kurban. Herkesler kurban...Ulkemin cumhurbaskani bile kurban gerci, ben ne konusuyorsam burda. Heeee, birsey var ben kurban degilim. Hem kabul etmiyorum, hem de dillendirmedigim icin kurbanligim kabul da gormuyor tabii. "As a Muslim woman..." diye bir cumle hic kurmadim, zira bunlarin bazi kimlikci kaliplari yeniden urettigini dusunuyorum. As a Muslim woman i politik-stratejik olarak kullanirim bak, oyle cok kati etik degerlerim de yok bu konuda, oyunun kurallarini esnetmek icin yapilacak hamleler bence. Tokenism e vardirmadigimiz muddetce. Misal seneler once sendikaya yeni girdigimde televizyonlarin onune atmak istediler beni, dedim yok. Hem yeterince deneyimli degilim, hem de niyet baska, niyet aksanli bir yuksek lisans ogrencisinin sloganvari bir konusma yapmasi bilmeden etmeden. Simdi olsa cikar konusurum ama sloganlastirmadan, butun talepleri ve siyaseti bildigim icin, simdi olsa tokenism olmaz, o zaman olsa olurdu ama.
Simdi bu herkeslerin kurban, herkeslerin dislandigi muthis akademik bilgi alisverisi merkezinde ben niye bu kadar sinirlendim? Sarkazm babamdan yadigar, giciklanmayin nolur. Dunya sisteminde hepimizin dogdugu buyudugu yerler bir yere oturuyor, sonra bizim dogdugumuz buyudugumuz aileler, onlari sosyal ve ekonomik statusu, dinle iliskisi vs. hepsi baska degisik cemberlere oturuyor. Intersectionality yi nasil cevirdiler Turkce ye gercekten bilmiyorum ama ezilmislik eksenleri icice gecmis halkalar gibi, ya da kavsaklar gibi diyelim, tamam eyvallah. Bu bloga baktiysaniz yazarin kendisinin Sunni beyaz ekonomik olarak altsinif, kulturel ve sosyal olarak orta sinif bir aileden geldigini hatirlarsiniz, bolca sinif nefreti de mevcut damarlarda...Bunlarin bana perspektif kazandirdigini her zaman soyledim, ayricaliklarini kabul etmek, yoksunluklarinla yuzlesmek, bunlarin uzerine calismak, bunlar guzel seyler. Kadinligimin bir baski araci olarak kullanildigini hep bilmeme ragmen 10 senedir falan yuzlesebiliyorum mesela, keza cinselligimin de. Ama bu kimlikler sanki hic degismeyen kutucuklarmis gibi, konforlu bir tanesini secip ya da birkac tanesini en kurban benim deyip soylediginiz herseyi oradan mesrulastirmaya calisirsaniz, orasi cok sakat. Her gun goruyorum ve tuylerim diken diken oluyor. Siyah milliyetciligini neredeyse her gun anlamaya calisiyorum ve nedenlerini goruyorum Amerikada. Kulturel milliyetcilige saplanip kalmadiklari ve yerel orgutlenmelerle ilerlediklerinde muthis isler yaptiklarini da gorup takdir ediyorum. Irk, irkcilik, milliyetcilik, emperyalizm bunlar cok gercek yapilar, her gun hayatimizi etkileyen hep karsimiza cikan bizi bu kimliklere sarilmaya mecbur birakan esitsizlikler. Yoksunluklar gercek, kafamizin icinde yankilaniyor, elde ettigimiz ya da edemedigimiz her objede , iste, statude kendini buluyor. Yoksunlugun ve kurbanligin romantize edilmesi, ve mesruiyet araci olmasi ise bambaska bir durum. Politik-stratejik olarak kullanildiginda da, psikosoyolojik bir yerden hislerimizi yonettiginde de cok tehlikeli. Bir suru ornek vermek istiyorum ulkemden ve kendimi sansurluyorum, ozur dilerim okuyucu. ozur dilerim hem kendimden hem sizden, maalesef amerikanyadan ornek verecegim gene, eminim sizin akliniza gelmistir bir suru ornek. Benim okudugum yaptigim her ise onayini vermesi gereken, ileride is bulup bulamayacagimdan, tezimi gecip gecemeyecegime kadar hayatimda soz sahibi olan, benim 5-6 katim maasi olan, vatandaslik statusu edinmis ya da oyle dogmus bir hocamin, bana sen zaten Osmanli imparatorlugu gibi dusunuyorsun demesi mesela ayip geliyor bana. Bu arada kendi icime donup kendimi soyledigimi tartip ozur dilemeyi de bilen bir insanim, ego buyuk olabilir ama superegonun da masallahi var. Istanbulu cok ozledim dedim diye bana yonelttigi bu cazibe merkezini yuceltme uzerinden Osmanlici bir kimlige burunmem bir hocamin gozunde tuhaf, ve gercekdisi. Benim boyle bir ayricaligim olmadigi gibi, bunun dogdugum buyudugum sehri ozlememle bir alakasi olmadigini da gormek lazim. Tarihsel olarak Istanbul sevgisi-Osmanlicilik baglantisi kurmak bile zorken, hadi kurduk diyelim, hakkimda bildigi uc seyle bir kimlik atfedilmesi acayip. He, sonra ben nasil cevap verdim o da ayri bir sacmalik. Kendimi hocama Osmanlici olmadigimi kanitlamak icin aile tarihimi dokerken buldum. Dunya sacmasi, ben niye dedemin Afgan, buyukannelerimin yuzde yuz Gurcu oldugunu anlatiyorum ki, ya da buyuk dedemin Tripoliden bir Osmanli pasasi tarafindan cocugu olmadigi icin kacirilan bir Amazigh oldugunu...Deli miyim ben? Bu kimliklerin hicbiri benim degil ki, en fazla Istanbulluyum ben, Karadenizin dogusunda birkac koyle aidiyet kurabilirim, cocuklugumun ucte biri oralarda gectigi icin. Gurcu yemekleri yedigim icin kisnisi cok sevdigimi soyleyebilirim. Ama neden? Kendime de cok kizdim, hem onlarin oyununa dahil oldum, aaaaa bak kim daha kurban hadi yarisalim.... Hem de surekli bir kendini anlatma cabasi...Kime, neden? Bu otorite figurleri ben onlarla calismak istemedigime karar verdigimde beni irkci olmakla da sucladilar kucuk gruplarda, halbuki akil sagligim icin kactim. Ortadogulu Osmanlici kadin olmaktan bir yere koyamadiklari icin beni kactim, kendi ayricaliklariyla hic yuzlesmemis insanlarin benim ayricaliklarimi yuzume vurmaktan nasil keyif aldiklarini gordugum icin kactim. Daha da onemlisi sendikacilik gibi hem materyel cikar odakli, hem de uluslararasi sosyalist ideallerle icine girdigim islerin Amerikan emperyalizmine canak tutmasi gibi ithamlarla karsilastigim icin kactim. Kendimi evimde hissettigim birkac kisi ve yer var bu tuhaf ulkede, biri sendika binasi. Elletutulur amaclarimizin oldugu, saatlerce tartistigimiz, yoldasligin kilit oldugu yer, tabii ki cok sorunlu bir suru tarafi var, tabii ki sinifci, beyaz yogun bir alan ama yoksunluktan bahsederken birbirimizi anladigimiz bir alan. Farkliliklari icerlemeye calisan bir alan. Bana kimin daha kurban oldugunu gostermektense, ne is yapsak beraber oluruz u ogreten bir alan. Sevildigimi, sayildigimi, zaman zaman esit bile alindigimi, dinlendigimi hissettigim bir alan.
Neyse, beni amerikan isci sinifina destek verip emperyalizme canak tutmakla suclayan hocam su an sendika temsilcisi departmanda. Bu da demek oluyor ki ya kendisi cok degisti, ki sanmiyorum, ya da butun o imalarin altinda cok da psikopatolojik bir durum mevzubahis. Bu ulkenin ulkedisindan gelenlere ne yaptigini az cok biliyorum, hissediyorum ama kimimiz paranoyaklasmamayi tercih edebiliyor yine de diye dusunuyorum, ben de deliriyorum zaman zaman. Biri beni cikarip vuracak gibi geliyor, ya da bir ogrencim sinirlenip ustume yuruyecek gibi geliyor - ki olmadi degil. Ama bunu herkese mal etmiyorum, sistematik yapilarin nasil kuruldugunu anlamaya calisiyorum. Suclamak cok zor degil, kurbanlasmak zaten kolay, kurbanlasmadan deneyimini aktarmak, hatta o deneyimin, o kaybetmisligin, o yoksunlugun sana yeni pencereler actigini kabul edip baska bir farkindalikla ilerlemek ve kendini dev aynasinda gormemekse cok zor. Her gun ugrasiyorum, her gun yeniliyorum, her gun anlamaya calisiyorum. Yaaaaa Amerikali isteee deyip ucuncu dunyacilik kolayciligina girmek de cok zor degil bu arada. Onu da yaptigim zamanlar oldu. Ama zor olani secsek ya...Ki kuzey amerika dedigin bir derya, kocaman memleket, bir suru grup var icinde. Kenya'daki yoksunla Amerikadaki yoksun ayni degil tamam. Ama sanirim burdaki kapitalizmin yarattigi buyuk bosluk ve yoksunluk da hic azimsanacak gibi degil, burda herkes yalniz, sosyal iliskiler cok kirik dokuk. Neyse kuzey Amerikan yoksununu size kurban etmeyecegim tabii burda, acima degil mevzubahis, mevzubahis anlama, kavrama, tuhaf durumlarda kaldigim kimliklerimin ne menem seyler oldugunu anlamaya baslama...Bunlarin hepsini neden simdi yaziyorum? Kuzey amerikali ust orta sinif bir aileden gelme Yahudi kokenli new yorklu bir tanidigim fon basvurusu yapmaya onu kimse yoneltmedigi icin departmana kizarken kendisine departmen ustu yonetimin bizim elimizden fonlari birer birer nasil aldigini anlattim, tabii uluslararasi ogrencilere ne kadar az fon oldugu gercegine girmedim bile. Bana kendisinin duygularini asagiladigimi ve bana cok kizdigini soyledi. Ben ilk once departmanin baskanina kiziyor diye dusunerek cevap vermemem uzerine, birkac kez daha soyledi sinirini. Kendisi sirf bu tarihi bilmiyor diye ve daha da kotusu ben biliyorum diye, onun hislerini anlamiyormusum, onu kucu dusuruyormusum. Ozur dilerim boyle bir kurbancilik boyle bir sistemik yoksunluklari narsizmle karisik bireysel saldiri gibi algilama durumu yok. Sifir tepki verdim, beni taniyanlar bilir, siddetle iliskim cok sikintili. genelde cevap vermem. Sinirim katlanarak buyudugu icin buraya yaziyorum. Tamam her daim dusunceli olamam biliyorum, belki kirilmistir gercekten ama suclu hissediyor muyum? HIC. SIFIR. Kendi ayricaligiyla yuzlesmeden benim mental sorunlarim var ve sen su an beni kucuk goruyorsun kolayciligina kacmak da, sanki hicbirimiz ayni sorunlarla ugrasmiyormusuz gibi davranmak da cok sorunlu ve kelimenin tam anlamiyla herhangi bir dayanismayi mumkunsuz kilan bir pratik. Neyse canlar, ahan da buraya kustum, yillarin birikmisligini. Kusura kalmayin cok kizginsa yazi tonum, simdi konferansa gitmem lazim resistance and disruption. Disruption olmusum ben diyerek yazima son veriyorum.
No comments:
Post a Comment